Bunuduanın, hacetlerinin kabulüne mazhar olacağı Mevlamız'ın okuyanların sıkıntısını ve kederinden kurtaracağını ve ihlasla okumak, yasin bitince de tilavet yapmak faydasını görecektir. Yasin suresinin içinde 7 defa Mübin geçer, onları bir daire içerisine alıp işaretleyin, her Mübin isminin sonunda 3-5-7 defa Mübin Yâsinsûresi, Yüce Allah'ın varlığına, üstün gücüne ve âhiret yurduna işarette bulunan şu âyetlerde son bulmaktadır: "Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmağa kadir değil midir? Elbette kadirdir! O, çok bilen yaratıcıdır. Onun işi, bir şeyi (olmasını) istedi mi, ona sadece 'Ol!..' demektir, hemen oluverir. 41yasinin fazileti · Her gece yatsı Susuz olanın susuzluğunun giderilmesi, · İhtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesi, · Kıyafeti olmayanın kıyafet 1-Aç okursa doyar. 41 Yasin veya Tefriciye veya 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahu Ekber gibi Kuran-ı Kerim ‘den okunan sureler, zikirler, salavatlar büyük ulema @Süleyman Yeşil Buradan tüm videolarıma YasinSuresi, adını iki harften ibaret olan ilk ayetinden almıştır. Müslümanlar bu sureyi okumak için internette; ’Yasin suresi okunuşu’, ’Yasin suresi anlamı’, ’Yasin suresi dinle’, ’Yasin suresi meali’, ’Yasin suresi duası’ ve ’Yasin suresi Türkçe’ aramaları yapmaktadır. Yasin suresi mushaftaki sıralamada 36’ncı, iniş sırasına göre 41’inci EnSon Haberler - Kur’an-ı Kerim’de bulunan her bir surenin farklı fazileti ve anlamı vardır. Vakıa Suresi de pek çok fazilete sahip olan, sık sık okunması gereken bir suredir. 96 ayetten oluşmaktadır ve 3,5 sayfa uzunluğundadır. Kur’an-ı Kerim’de 56. sırada bulunur. YasinSuresi, Mekke döneminde inmiştir, 83 ayettir. Sure, adını ilk ayeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Surede başlıca insanın ahlaki sorumlulukları, vahiy, Hz. TIU6Z. Hakkında Yâsîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ Yâsîn kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına göre 41. sûredir. Nuzül Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple 12. âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur. Konusu Sûrede üç ana mevzu üzerinde durulur. Öncelikle Resûlullah hitap edilerek, kesinlikle peygamber olduğu ve ona indirilen Kur’ân-ı Kerîm’in de Allah’tan geldiği beyân edilir. Efendimiz İslâm’ı tebliğ ederken müşriklerden gördüğü eziyetlere sabredip katlanmaya teşvik ve teselli etmek için önceki peygamberler ve onlara inananların mücâdelelerinden dikkat çekici misaller arz edilir. Bunun en güzel misallerinden biri, dini uğruna canını fedâ edip şehâdet şerbetini içen Habîb-i Neccâr’ın kıssasıdır. Bu misallerde aynı zaman da inkârcılara da ciddi bir ikaz ve tehdit vardır. İkinci olarak sûrede Allah’ın varlığını, birliğini, nihâyetsiz ilim ve kudretini gösteren kevnî delillere ve Allah’ın insanlığa olan müstesnâ lutuflarına yer verilerek beşeriyet tevhide çağrılır. Üçüncü olarak da âhiret gerçeği işlenir. Ölüm ve kıyâmetten, mahşerden, cennet ve cehennemden son derece canlı; bir taraftan ümitlendiren, bir taraftan korkutan manzaralar sunulur. Neticede insanın dikkat nazarı, kendi yaratılışı üzerine çekilerek, hiç olmazsa buradan hareketle göklerin ve yerin melekûtuna, açık ve gizli hükümranlığına sahip olan Allah’ın birliğini, kudret ve azametini anlaması istenir. Fazileti Resûlullah şöyle buyurur “Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir.” Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 7 Yine Efendimiz buyurur “Ölülerinizin yanında Yâsîn’i okuyun.” İbn Mâce, Cenâiz 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 26 Bu hadis-i şerifi iki türlü anlamak mümkündür. Birincisi, “Ölmek üzere olanlarınıza okuyun.” Çünkü Yâsîn sûresi hep imanî mevzulardan bahsettiği için, son nefeslerini vermekte olan bir kişi onu dinlediği zaman imanı takviye olacak ve biiznillâh imanla âhirete intikâline yardımcı olacaktır. Bir kısım âlimlerimiz ise, hadisin zahiri mânasını dikkate alarak, “Yâsîn’i ölüp defnettiğiniz mevtâlarınız üzerine okuyun” şeklinde anlamışlardır. Her iki mânada dinimiz açısından doğrudur. Çünkü, ölülerimizin hayrına yaptığımız duaların, istiğfarların, kestiğimiz kurban ve verdiğimiz sadakaların onlara faydalı olacağını haber veren çok sayıda âyet-i kerîme ve hadis-i şerif vardır. Nitekim şu âyet-i kerîme bu açıdan dikkat çekicidir “…Rabbimiz bizi ve bizden önce geçmiş olan mü’min kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin ve kötü duygu bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” Haşr 59/10 Pey­gam­ber Efendimiz şöyle buyurur “İn­san öl­dü­ğü za­man bü­tün amel­le­ri ke­si­lir. An­cak şu üç şey bun­dan müs­tes­nâ­dır Sa­da­ka-i câ­ri­ye, istifade edi­len ilim ve ken­di­si­ne dua eden ha­yır­lı ev­lât.” Müs­lim, Va­sıyet 14 Sad b. Ubâ­de ya­nın­da bu­lun­ma­dığı bir esnâda an­ne­sinin ve­fât et­tiğini, onun adı­na sa­da­ka ver­diği takdirde ken­di­si­ne bir fay­da­sı olup olmayacağını sormuştu. Allah Resûlü “Evet” bu­yu­run­ca, Sad sahip olduğu mey­ve bah­çesini an­nesi adı­na ta­sad­duk etmişti. Bu­hâ­rî, Ve­sâ­yâ 15 Çünkü dinimiz kabir âlemini ve âhiret hayatını dünyanın tabii bir devamı saymakta, ölüsüyle dirisiyle Müslümanları tek ruh olarak görmekte, mü’minlerin gönüllerinde âhirete imanı kökleştirecek hususlara çok önem vermekte, bu sebeple dirilerin ölülerle, daha açık bir ifadeyle hayattakilerin kabir âlemiyle irtibatlarını hep canlı tutmaktadır. Efendimiz kabirdekilerini selamlarken buyurduğu وَ اِنَّا اِنْ شَاءَ اللّٰهُ بِكُمْ لَاحِقُونَ ve innâ inşâellâhu bikum lâhikûn “İnşallah biz de yakın zamanda size kavuşacağız” Müslim, C3nâiz 104 sözü bu açıdan çok mânidardır. Yâsîn sûresi İslâm toplumlarında öylesine mühim bir yere sahiptir ki hatta “Yâsîn sütü” diye bir tabir ortaya çıkmıştır. Nitekim anlatıldığına göre imanlı bir kadın, çocuğunu emzirirken daima Yâsîn sûresini baştan sona kadar okurdu. Kadın sûreyi bitirinceye kadar da çocuk emmeyi bitirir ve bu âdetini muntazaman devam ettirirdi. Çocuk büyüdü; hayırlı, âlim, fâzıl bir zat oldu. Kadın oğluna ara - sıra şöyle derdi “- Oğlum! Sakın bu fazileti hep kendinden bilme, zira ben seni Yâsîn sütü ile büyüttüm!..”Şimdi Yüce Rabbimiz, Kur’an’ın kalbi olan Yâsîn sûresinin muhteşem talimatlarıyla kalbimizi harekete geçirmek, Yâsîn sütünden içerek manen tekamül etmemizi sağlamak üzere buyuruyor ki Kur'an-ı Kerim'in 36. suresi olan Yasin Suresi, Mekke döneminde inmiştir. İniş sırasına göre 41. suredir ve 83 ayetten oluşur. Yasin suresi, adını ilk ayeti oluşturan “Ya-Sin” harflerinden almıştır. Yasin Suresi, halk arasında “Yasin-i Şerif” olarak da bilinir. Birçok kaynakta, Yasin Suresi duası faziletleri, anlamı ve meali ile ilgili önemli bilgiler yer alır. Yasin Suresi okunuşu bilmek önem arz eder. Yasin Suresi okunuşu sık sık yapılmalıdır; çünkü bu surenin faziletleri ve faydaları olduğuna inanılır. Ayrıca, “Kur’an-ı Kerim’in kalbi” olarak nitelendirilir. Ezberlemek ve dinlemek isteyenler için Yasin suresi anlamı meali, Arapça yazılışı ve Yasin-i Şerif Türkçe okunuşu, fazileti ile dinle seçeneği hakkında bilgiler için içeriğimizin devamına bakabilirsiniz. YASİN SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU VE YAZILIŞI Bismillahirrahmanirrahîm Yâsîn. Vel Kur'ân-il hakîm. İnneke leminel mürselîn. Alâ sırâtın müstakîm. Tenzîlel azîzirrahîm. Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm ğâfilûn. Lekad hakkaIkavIü alâ ekserihim fehüm lâ yü'minûn. İnnâ ceaInâ fî a'nâkihim agIâIen fehiye ilel ezkâni fehüm mukmehûn. Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min h'eIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn Ve sevâün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü'minûn İnnemâ tünzirü menittebezzikra ve haşiyerrahmâne bilğaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm İnnâ nahnü nuhyil mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn Vadrib lehüm meseIen ashâbel karyeh. İz câehel mürselûn İz erselnâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürselûn Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey'in in entüm illâ tekzibûn Kâlû rabbünâ ya'lemü innâ iIeyküm lemürselûn Vemâ aIeynâ illel belâgul mübîn KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm KâIû tâirüküm meaküm ein zûkkirtum beI entüm kavmün müsrifûn Vecâe min aksaImedineti racüIün yes'â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn Vemâ Iiye Iâ a'büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey'en veIâ yünkizûn İnnî izen Iefî daIâIin mübîn İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn KîIedhuIiI cenneh, kâIe yâIeyte kavmî yâ'Iemûn Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye'tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn Ve in küIIün Iemmâ cemî'un Iedeynâ muhdarûn Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye'küIûn Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a'nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn Liye'küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn SübhâneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya'Iemûn Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn Ve in neşe' nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn İllâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu'ridîn Ve izâ kîIe Iehüm enfikû mim mâ rezakakümüIIâhü, kâIeIIezîne keferû, IiIIezîne âmenû enut'ımü menIev yeşâuIIâhü et'ameh, in entüm iIIâ fî daIâIin mübîn Ve yekûIûne metâ hâzeI va'dü in küntüm sâdikîn Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te'huzühüm vehüm yehissimûn FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî'un Iedeynâ muhdarûn Felyevme lâ tuzlemu nefsun şey'en velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta'melûne İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn SeIâmün kavIen min rabbin rahîm VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn EIem a'hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ'buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta'kıIûn Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a'yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya'kiIûn Ve mâ aIIemnâhüşşi'ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur'ânün mübîn Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye'küIûn Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na'Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu'Iinûn EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm İnnema emrühû izâ erâde şey'en en yekûIe Iehû kün, feyekûn FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn. YASİN SURESİ DİNLE YASİN SURESİ TÜRKÇE ANLAMI Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Yâ, Sîn. Yemin oIsun o hikmetIerIe doIu Kur'an'a ki, Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen eIçiIerdensin; Dosdoğru bir yoI üzerindesin. Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin. BabaIarı uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderiIdin. Yemin oIsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezIer. Biz onIarın boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu yüzden onIarın kafaIarı yukarı kaIkıktır. ÖnIerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer. Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar. Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği haIde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödüIIe müjdeIe! Biz, yaInız biz, öIüIeri diriItiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir. OnIara o kent haIkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya. Hani, biz onIara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. ŞöyIe demişIerdi “Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!" Kent haIkı dedi ki “Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yaIan söyIüyorsunuz." DediIer “Rabbimiz biIiyor ki, biz size gönderiImiş eIçiIeriz." “Bize düşen, açık bir tebIiğden başka şey değiIdir." DediIer “Sizin yüzünüzden uğursuzIukIa karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıkIı bir azap kesinIikIe dokunacaktır." DediIer “UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganIığa, aşırıIığa sapmış bir topIuIuksunuz." Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi “Ey topIuIuk, bu eIçiIere uyun!" “Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar." “Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O'na döndürüIeceksiniz." “O'ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar." “Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim." “Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!" “Gir cennete!" deniIdi. Dedi “Kavmim bir biIebiIseydi? Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı." Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik. OIan, sadece korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer. Yazık şu kuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi. GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer. Ancak herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar. ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar. Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık; Ki onun ürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı? Şanı yücedir o AIIah'ın ki toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır. Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer. Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu. Ay'a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner. Güneş'in Ay'a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir. OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık. Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar. Ancak bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar. OnIara, “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!" deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar. Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir. OnIara, “AIIah'ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!" dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer “AIIah'ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu." Bir de şöyIe derIer “Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?" Sadece korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir. O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer. Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar. ŞöyIe diyecekIer “Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer." Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır. O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, sadece yapıp ettikIerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız. 3 gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır. KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üzerinde yasIanmışIardır. Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak. Rahîm Rab'den bir de sözIü seIam! Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın! Ey âdemoğuIIarı! Ben size, “Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi? “Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!" demedim mi? Yemin oIsun, şeytan, içinizden birçok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz? AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem! İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün! O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek. DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıI görecekIer? DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer. Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı? Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değiIdir; Diri oIanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indiriImiştir. GörmediIer mi, eIIerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanIar yarattık da onIar, bu hayvanIara sahip oIuyorIar. O hayvanIarı bunIara boyun eğdirdik. OnIardan binekIeri vardır ve onIardan bir kısmını da yiyorIar. O hayvanIarda bunIar için birçok yararIar var, içecekIer var. HâIâ şükretmiyorIar mı? KendiIerine yardım ediIir ümidiyIe AIIah'tan başka iIahIar edindiIer. Oysaki, o iIahIar bunIara yardım edemezIer. Tam aksine, bunIar, o iIahIara hizmet eden orduIar durumundadır. Artık onIarın sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır oIarak tuttukIarını da açıkIadıkIarını da biIiyoruz. Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesiImiştir o. Kendi yaratıIışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyIe diyor “Şu çürümüş kemikIere kim hayat verecek?" De ki “OnIara hayatı verecek oIan, onIarı iIk kez yaratandır. O, bütün yaratıImışIarı/her türIü yaratmayı çok iyi biImektedir." O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz. GökIeri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi biIen AIîm, sürekIi yaratan HaIIâk O'dur. O bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söyIemektir “OI!" Artık o, oIuverir. Her şeyin kaynağı/egemenIiği eIinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüIeceksiniz. YASİN SURESİ KONUSU Hz. Muhammed aleyhisselâmın hak peygamber olduğu ona indirilen Kur’an deliliyle desteklenerek açıklanır; başka peygamberlerin tevhid mücadelelerinden bir kesit verilerek bu uğurda büyük sıkıntılara katlanan Resûl-i Ekrem ve ona tâbi olanlar teselli edilir. Allah Teâlâ’nın birlik ve kudret delillerine ve evrendeki yaratılış sırlarına dikkat çekilerek öldükten sonra dirilme gerçeği ve bunun sonuçları üzerinde durulur. Râzî’nin belirttiği üzere bu sûrenin, İslâm inançlarının üç temel umdesinin Allah’ın birliği, peygamberlik ve âhiret en güçlü delillerle işlenmesine hasredildiği söylenebilir. Şöyle ki 3. âyette –devamındaki delillerle teyit edilerek– peygamberlik müessesesi üzerinde durulmuş; müteakip âyetlerde Allah’ın birliği ve eşsiz gücü, öldükten sonra dirilmenin ve ilâhî huzurda yargılanmanın kaçınılmazlığı ortaya konmuş, son âyette de yine bu iki nokta vahdâniyet ve haşir özetlenmiştir. Kur’an’dan bu ölçüde de olsa nasibini alan kimse artık kalbinin payı olan imanı elde etmiş demektir ki bunun tezahürleri de diline ve davranışlarına yansıyacaktır XXVI, 113. YASİN SURESİ ANLAMI DİYANET MEALİ Yâsîn sûresinde İslâm akaidinin üç esasını teşkil eden tevhid, nübüvvet ve âhiret konuları tabiatın mükemmel kuruluşu ve işleyişinden deliller getirilerek anlatılır; bu arada iman-küfür mücadelesi çerçevesinde geçmiş kavimlerden ibret verici örnekler zikredilir. Dört bölüm halinde incelenmesi mümkün olan sûrenin birinci bölümünde ana konu Hz. Peygamber’in nübüvvetinin ispatı ve Kur’an’ın vahiy ürünü oluşudur. Sûrenin ilk âyetini teşkil eden “yâsîn” büyük bir ihtimalle Hz. Muhammed’e bir hitaptır Âlûsî, XXII, 525; krş. Taberî, XXII, 178. Ardından Kur’an’a yemin edilerek Muhammed’in Allah’a ulaştıran yol sırât-ı müstakîm üzerinde bulunan peygamberlerden olduğu, Kur’an’ın da gafletten bir türlü kurtulamayan kitleleri uyarmak amacıyla Allah tarafından indirildiği ifade edilir. Ancak gönüllerini ilâhî gerçeklere açmayan, Cenâb-ı Hakk’ı anıp kalpleri ürpermeyen ve iradelerini hak dine yönlendirmeyen insanların bütün uyarılara rağmen iman etmeyecekleri bildirilir; mükelleflerin işledikleri fiillerin her şeyi içeren bir kütükte kaydedildiği belirtilir âyet 1-12. Sûrenin ikinci bölümü kendilerine Hak dinin tebliğcilerinin gönderildiği bir yerleşim yeri halkının ashâbü’l-karye kıssası hakkındadır. Bu yerleşim yerine önce iki tebliğci gelmiş, ardından bunları destekleyen üçüncüsü gönderilmiştir. Ancak şehir halkı elçilere yalancı demiş, kendilerine uğursuzluk getirdiklerini ileri sürmüş, tebliğden vazgeçmedikleri takdirde işkenceyle öldürüleceklerini söylemiştir. O sırada şehrin uzak yerlerinden gelen bir kişi halkı iman etmeye teşvik ederken kendisi de iman etmiş, fakat inkârcılar tarafından öldürülmüş, nihayet o yerleşim yerinin halkı korkunç bir sesle helâk edilmiştir âyet 13-32. Müfessirler söz konusu şehrin Antakya, elçilerin havâriler, halkın Romalılar, uzaktan gelen kişinin de Habîb en-Neccâr olabileceğini kaydetmişse de gerek Hıristiyanlığın yayılışı gerekse Antakya’nın tarihi bakımından bu açıklamalar isabetli görülmemiştir bk. ASHÂBÜ’l-KARYE; HABÎB en-NECCÂR. Kur’an’da mevcut kıssaların çoğunda olduğu gibi yerleri ve hitap edilen insanları bilinmeyen bu kıssadan da amaç tarihî bilgi vermek değil kıssadan hisse alınmasını sağlamaktır... Sûrenin üçüncü bölümünde insanların hayatlarını sürdürdükleri yeryüzünün besleyici özelliğine, gece ile gündüz, güneşle ay arasındaki düzen ve âhenge, yeryüzündeki çiçek, bitki vb. şeyler, ayrıca insanlar ve insanların henüz vâkıf olamadığı nice canlı arasındaki tozlaşma ve döllenmeye, gemilerin denizde batmadan seyretmesine temas edilerek Allah’ın birliği ve yüceliğine dikkat çekilir; bütün bu delil ve işaretlere rağmen inkârcıların dinî gerçeklerden yüz çevirdikleri ifade edilir âyet 33-47. Yâsîn sûresinin dördüncü bölümü âhiretin varlığı ve âhiret âleminin tasvirine dairdir. Burada kıyametin ansızın kopacağı bildirildikten sonra vukuu hakkında kısaca bilgi verilir. Ardından cennetin tasvirine, cehennemliklerin bedbahtlığına değinilir; onların dünyada iddia ettikleri gibi Kur’an’ın bir şair sözü değil vahiy ürünü olduğu zikredilir. Dünya hayatında insan türüne verilen nimetlerin bir kısmı sayılır; buna rağmen inkârcıların kendilerine hiçbir fayda sağlamayan putlara taptıkları belirtilir. Sûrenin son âyetlerinde, görünürde spermden meydana gelen insanın dünyaya geliş şeklini göz ardı ederek, “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diye soran inkârcıya, “İlk defa yaratmış olan diriltecek” şeklinde cevap verilir; bu kanıt, “Sizin için yeşil ağaçtan ateş çıkaran krş. Mâtürîdî, XII, 114; Elmalılı, V, 4042, bütün tabiatı yaratan Allah ölülerin benzerini yaratmaya kādir değil mi?” ifadesiyle desteklenir. Sûre İslâm’ın tevhid ve âhiret inancına bir defa daha vurgu yapan âyetlerle sona erer âyet 48-83. YASİN SURESİ FAZİLETİ Hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir “Her şeyin bir kalbi vardır; Kur’an’ın kalbi de Yâsîn’dir” Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 21; krş. Müsned, V, 26. Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, 410-411. İbn Abbas’ın da –bu sûrenin son âyeti hakkında– “Yâsîn’in ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten dolayı imiş” dediği nakledilir Zemahşerî, III, 294-295. Hadislerin sıhhat durumu tartışmalı olmakla beraber, öteden beri İslâm âlimleri Resûlullah’ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar ve müslümanlar da Kur’an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır Ölülere Yâsîn okunmasıyla ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde anlayanlar da vardır, bk. Elmalılı, VI, 4004. YASİN SURESİ TEFSİRİ KUR’AN YOLU Tâhâ sûresinin ilk âyetinde olduğu gibi buradaki iki harfin mahiyeti ve anlamı hususunda da müfessirler arasında iki eğilim bulunmaktadır. Bir anlayışa göre bunlar, bazı sûrelerin başında yer alan ve ayrı ayrı okunduğu için “hurûf-ı mukattaa” diye adlandırılan harflerdendir bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/1. Diğer eğilime göre ise “yâsîn” ayrı iki harf değil, anlamı olan bir kelimedir. Bu eğilim içinde kuvvetli bulunan görüşe göre bu kelime Arapça’nın bazı lehçelerinde “ey kişi, ey insan!” anlamına gelmektedir; burada kendisine hitap edilen kişi ise Hz. Muhammed’dir. Hatta Saîd b. Cübeyr’den, bunun Resûlullah’ın isimlerinden biri olduğu da rivayet edilmiştir İbn Atıyye, IV, 445. Bu kelimenin Allah’ın isimlerinden biri olup burada o isme yemin edildiği, söze başlama ifadesi ve Kur’an’ın isimlerinden olduğu görüşleri de vardır Taberî, XXII, 148-149. YASİN-İ ŞERİF NE ZAMAN İNMİŞTİR? Yasin Suresi ya da Yasin-i Şerif, Mekke döneminde inmiştir. Mushaftaki sıralamada otuz altıncı, iniş sırasına göre kırk birinci sûredir. Cin sûresinden sonra, Furkan sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Yerinde açıklanacak bir sebeple 12. âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de olmuştur. YASİN SURESİ KAÇ AYET? Yasin Suresi, 83 ayetten oluşmaktadır. YASİN SURESİ KAÇINCI SAYFA VE CÜZDE YER ALIYOR? Yasin-i Şerif, Kur'an-ı Kerim'in 22. ve 23. cüzlerinde bulunuyor. Yasin suresi, 439. sayfadan başlayıp 444. sayfada sona eriyor. YASİN SURESİ NEYİ ANLATIYOR? Yasin Suresi, şu konuları anlatmaktadır İnsanın sorumlulukları, Vahiy, Peygamber Efendimiz'i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına giden elçiler, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, Şeytan, öldükten sonra dirilme, Kıyamet, hesap ve ceza konuları ele alınmaktadır. YASİN SURESİNE NEDEN BU İSİM VERİLMİŞTİR? Yasin Suresi, adını ilk ayeti olan “Ya-Sin” harflerinden almıştır. YASİN SURESİ NE ZAMAN OKUNMALIDIR? Sûrenin fazileti hakkında birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan biri, “Yâsîn sûresini geceleri okuyan kimsenin günahları bağışlanır” meâlinde olup Dârimî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 21; İbrâhim Ali, s. 292-295 sahih görülmüştür. Yasin suresini gece okumanın yanı sıra gündüz okumak da sünnettir. Hz. Peygamber Efendimiz, hem gece hem de gündüz okumanın ayrı sevapları olacağını müjdelemiştir. YASİN-İ ŞERİF ÖLÜLER İÇİN OKUNUR MU? Yâsîn sûresinin tefsiri konusunda çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunun önemli sebeplerinden biri muhtemelen faziletine dair rivayet edilen hadisler, diğeri de ölüler üzerine okunmasının tavsiye edilmesidir. Hz. Peygamber Efendimiz bir hadisinde; “Kim babasının veya anasının veya bunlardan birisinin kabrini cuma günü ziyaret edip, Yasin suresini okursa, Allah kabir sahibini bağışlar” müjdesini vermiştir. YASİN SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU? Vakıa suresi, 79. ayette “Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir. Bu nedenle, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur’an-ı Kerim’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz. Özetle, abdesti olmayan birisi, Kur’an-ı Kerim’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ancak abdestsiz olan birisi Kur’an’a dokunarak Yasin suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. Elmalılı Hamdi YAZAR, Tefsir, Vakıa 79. ayet in izahı; Celal Yıldırım, İslam fıkhı, IV/157 Keza, başörtüsü olmadan da Yasin suresi okunabilir; ancak Kur'an'a saygıdan dolayı başörtülü olmak daha iyidir. YASİN SURESİ ADETLİYKEN OKUNUR MU? Yasin suresinin adetliyken Kur'an-ı Kerim'den ya da ezberden okunması caiz olmamaktadır. EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER Ayetel Kürsi Kunut Duaları Sübhaneke Duası Nasr Suresi İnşirah Suresi İhlas Suresi Asr Suresi Felak Nas Suresi Yasin Suresi Kadir Suresi Fatiha Suresi Duha Suresi Fetih Suresi Kevser Suresi Kehf Suresi Bakara Suresi Salli Barik Duaları Tebbet Suresi Maun Suresi Fil Suresi Zilzal Suresi Kureyş Suresi Kalem Suresi Şifa Duası Rızık Duası Dilek Duası Nazar Duası “Kur’ân-ı kerîmde bir sûre vardır ki, ona Allah katında “Azîme” denir. O sûreyi okuyan kimse, kıyâmet günü çok kimseye şefaat edecektir. O sûre Yasîn sûresidir.”Fakat bunlara niyyet ederek ve inanarak okumak lazımdır.“Hastam iyi olursa veya şu işim hasıl olursa, sevâbı Seyyidet Nefîse hazretlerine olmak üzere, Allah için, üç Yasîn okumak veya bir koyun kesmek nezrim olsun derse, bu dileğinin kabul olduğu çok tecrübe edilmiştir.”Malik bin Yesar ra’ dan rivayet edilmiştir Peygamber sav; “Kur’an’ın kalbi Yasin-i Şerif’tir. Kim onu Allah rızasını talep ederek ve ahiret sevabı için okursa, Allah onun günahlarını magfiret eder. Onu ölülerinizin üzerine okuyunuz.” Hureyre ra’ dan rivayet edilmiştir Peygamber sav şöyle buyurdu; “Kim bir gecede, Allah rızası için Yasin’i okursa günahları af olunur.”-Enes ra’ dan rivayet edilmiştir dedi ki; Rasulullah sav buyurdu “Herşeyin bir kalbi vardır ve Kur’an’ın kalbi de Yasin’dir. Her kim Sure-i Yasin’i okursa Allah ona bu sureyi okuması sebebiyle Kur’an’ı on kere okumuş kadar sevap ihsan eder.”-Hz. Ali ra’ den rivayet edildigine göre Rasulullah sav kendilerine şöyle demiştir “Ya Ali! Yasin Suresini oku, zira Yasin Suresinde on bereket vardır;-Aişe ra’ dan; “Muhakkak ki Kur’an’da bir sure vardır. Kendisini çok okuyana şefaat eder. Dinleyen ise magfiret olunur. O, Sure-i ilk âyetini oluşturan iki harften almıştır. Hz. Peygamber tarafından bu adla anılmış, Buhârî ve Tirmizî’nin hadis kitaplarında da bu isim kullanılmıştır. Sûre, Kur’an’ın kalbi diye nitelendiren hadis rivayetine dayanılarak “kalbü’l-Kur’ân” diye de adlandırılmış, ancak bu yaygınlık kazanmamıştır Âlûsî, XXII, 522-523; İbn Âşûr, XXII, 191. Sûrenin Mekke döneminin ortalarında nâzil olduğu kabul edilmektedir. İnsanların yaptıkları işlerin ve bıraktıkları izlerin kayda geçirildiğini bildiren 12. âyetin yorumu meyanında rivayet edilen bir hadis dolayısıyla Tirmizî, “Tefsîr”, 36 bu âyetin Medine’de indiği söylenmişse de bu kanaat benimsenmemiştir Âlûsî, XXII, 523; İbn Âşûr, XXII, 191, 204-205. Sûre seksen üç âyet olup fâsılası “م، ن” harfleridir. Yâsîn sûresinde İslâm akaidinin üç esasını teşkil eden tevhid, nübüvvet ve âhiret konuları tabiatın mükemmel kuruluşu ve işleyişinden deliller getirilerek anlatılır; bu arada iman-küfür mücadelesi çerçevesinde geçmiş kavimlerden ibret verici örnekler zikredilir. Dört bölüm halinde incelenmesi mümkün olan sûrenin birinci bölümünde ana konu Hz. Peygamber’in nübüvvetinin ispatı ve Kur’an’ın vahiy ürünü oluşudur. Sûrenin ilk âyetini teşkil eden “yâsîn” büyük bir ihtimalle Hz. Muhammed’e bir hitaptır Âlûsî, XXII, 525; krş. Taberî, XXII, 178. Ardından Kur’an’a yemin edilerek Muhammed’in Allah’a ulaştıran yol sır’at-ı müstakim üzerinde bulunan peygamberlerden olduğu, Kur’an’ın da gafletten bir türlü kurtulamayan kitleleri uyarmak amacıyla Allah tarafından indirildiği ifade edilir. Ancak gönüllerini ilâhî gerçeklere açmayan, Cenâb-ı Hakk’ı anıp kalpleri ürpermeyen ve iradelerini hak dine yönlendirmeyen insanların bütün uyarılara rağmen iman etmeyecekleri bildirilir; mükelleflerin işledikleri fiillerin her şeyi içeren bir kütükte kaydedildiği belirtilir âyet 1-12. Sûrenin ikinci bölümü kendilerine Hak dinin tebliğcilerinin gönderildiği bir yerleşim yeri halkının ashâbü’l-karye kıssası hakkındadır. Bu yerleşim yerine önce iki tebliğci gelmiş, ardından bunları destekleyen üçüncüsü gönderilmiştir. Ancak şehir halkı elçilere yalancı demiş, kendilerine uğursuzluk getirdiklerini ileri sürmüş, tebliğden vazgeçmedikleri takdirde işkenceyle öldürüleceklerini söylemiştir. O sırada şehrin uzak yerlerinden gelen bir kişi halkı iman etmeye teşvik ederken kendisi de iman etmiş, fakat inkârcılar tarafından öldürülmüş, nihayet o yerleşim yerinin halkı korkunç bir sesle helâk edilmiştir âyet 13-32. Müfessirler söz konusu şehrin Antakya, elçilerin havâriler, halkın Romalılar, uzaktan gelen kişinin de Habîb en-Neccâr olabileceğini kaydetmişse de gerek Hıristiyanlığın yayılışı gerekse Antakya’nın tarihi bakımından bu açıklamalar isabetli görülmemiştir bk. ASHÂBÜ’l-KARYE; HABÎB en-NECCÂR. Kur’an’da mevcut kıssaların çoğunda olduğu gibi yerleri ve hitap edilen insanları bilinmeyen bu kıssadan da amaç tarihî bilgi vermek değil kıssadan hisse alınmasını sağlamaktır. Sûrenin üçüncü bölümünde insanların hayatlarını sürdürdükleri yeryüzünün besleyici özelliğine, gece ile gündüz, güneşle ay arasındaki düzen ve âhenge, yeryüzündeki çiçek, bitki vb. şeyler, ayrıca insanlar ve insanların henüz vâkıf olamadığı nice canlı arasındaki tozlaşma ve döllenmeye, gemilerin denizde batmadan seyretmesine temas edilerek Allah’ın birliği ve yüceliğine dikkat çekilir; bütün bu delil ve işaretlere rağmen inkârcıların dinî gerçeklerden yüz çevirdikleri ifade edilir âyet 33-47. Yâsîn sûresinin dördüncü bölümü âhiretin varlığı ve âhiret âleminin tasvirine dairdir. Burada kıyametin ansızın kopacağı bildirildikten sonra vukuu hakkında kısaca bilgi verilir. Ardından cennetin tasvirine, cehennemliklerin bedbahtlığına değinilir; onların dünyada iddia ettikleri gibi Kur’an’ın bir şair sözü değil vahiy ürünü olduğu zikredilir. Dünya hayatında insan türüne verilen nimetlerin bir kısmı sayılır; buna rağmen inkârcıların kendilerine hiçbir fayda sağlamayan putlara taptıkları belirtilir. Sûrenin son âyetlerinde, görünürde spermden meydana gelen insanın dünyaya geliş şeklini göz ardı ederek, “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diye soran inkârcıya, “İlk defa yaratmış olan diriltecek” şeklinde cevap verilir; bu kanıt, “Sizin için yeşil ağaçtan ateş çıkaran krş. Mâtürîdî, XII, 114; Elmalılı, V, 4042, bütün tabiatı yaratan Allah ölülerin benzerini yaratmaya kādir değil mi?” ifadesiyle desteklenir. Sûre İslâm’ın tevhid ve âhiret inancına bir defa daha vurgu yapan âyetlerle sona erer âyet 48-83. Yâsîn’in de içinde yer aldığı otuz kadar sûrenin mesânî Hz. Peygamber’e İncil yerine verildiğini belirten hadisin sahih olduğu kabul edilmiştir Müsned, IV, 107; İbrâhim Ali, s. 224-225, 292. Sûrenin fazileti hakkında birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan biri, “Yâsîn sûresini geceleri okuyan kimsenin günahları bağışlanır” meâlinde olup Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 21; İbrâhim Ali, s. 292-295 sahih görülmüştür. Her şeyin bir özü kalbi ve odak noktasının bulunduğunu, Kur’an’ın odak noktasının Yâsîn olduğunu belirten, Yâsîn sûresinin ölüler için veya ölmek üzere olanların yanında okunmasını tavsiye eden rivayetler ise zayıf sayılmıştır Müsned, V, 26 [nşr. Müessesetü’r-risâle, XXX, 417-418]; Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 21; İbn Mâce, “Cenâǿiz”, 4; Ebû Dâvûd, “Cenâǿiz”, 19; Tirmizî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 7; İbrâhim Ali, s. 171-172, 292-301. Bazı tefsir kitaplarında meselâ bk. Zemahşerî, V, 198; Beyzâvî, III, 448 bunlardan başka isnadsız kaydedilen fazilet rivayetleri de vardır. Yâsîn sûresinin tefsiri konusunda çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunun önemli sebeplerinden biri muhtemelen faziletine dair rivayet edilen hadisler, diğeri de ölüler üzerine okunmasının tavsiye edilmesidir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde 100 civarında Yâsîn tefsiri, havâs ve tercüme kayıtları bulunmaktadır. Bu kayıtların yirmisi Hamâmîzâde Ali Efendi’nin Yâsîn tefsirine aittir İstanbul 1262, 1265, 1273, 1286, 1294, 1316, 1320. Ebûishakzâde Esad Efendi’nin Ħulâśatü’t-tebyîn fî tefsîri sûre-i Yâsîn adlı eserinin yine bu kütüphanede on civarında kaydı vardır. İstanbul’un ilk kadısı olan Hızır Bey Çelebi’nin Tefsîr-i Yâsîn-i Şerîf’i Ayşe Humeyra Aslantürk tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır Yâsîn-i Şerif Tefsîri, İstanbul 1997; Isparta 2007. Davut Aydüz Kur’ân-ı Kerîm’in Kalbi Yâsîn Sûresi Tefsiri adıyla bir çalışma yapmıştır İstanbul 2004. BİBLİYOGRAFYA Müsned, IV, 107; V, 26; Taberî, CâmiǾu’l-beyân nşr. Sıdkī Cemîl el-Attâr, Beyrut 1415/1995, XXII, 178; Mâtürîdî, Teǿvîlâtü’l-Ķurǿân nşr. Mustafa Yavuz, İstanbul 2008, XII, 114; Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl nşr. Eymen Sâlih Şabân, Kahire 1424/2003, s. 282-283; Zemahşerî, el-Keşşâf Beyrut, V, 198; Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl, Beyrut 1410/1990, III, 448; Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm, Beyrut 1385/1966, V, 598-599; Muhammed et-Trablusî, el-Keşfü’l-ilâhî Ǿan şedîdi’ż-żaǾf ve’l-mevżûǾ ve’l-vâhî nşr. M. Mahmûd Ahmed Bekkâr, Mekke 1408/1987, II, 642; Âlûsî, Rûĥu’l-meǾânî nşr. M. Ahmed el-Emed - Ömer Abdüsselâm es-Selâmî, Beyrut 1421/2000, XXII, 522-523, 525; Elmalılı, Hak Dini, V, 4002-4004, 4042; Cafer Şerefeddin, el-MevsûǾatü’l-Ķurǿâniyye ħaśâǿiśü’s-süver, Beyrut 1420/1999, VII, 171-198; M. Tâhir İbn Âşûr, et-Taĥrîr ve’t-tenvîr, Beyrut 1420/2000, XXII, 191-192, 204-205; İbrâhim Ali es-Seyyid Ali Îsâ, el-Eĥâdîŝ ve’l-âŝârü’l-vâride fî feżâǿili süveri’l-Ķurǿâni’l-Kerîm, Kahire 1421/2001, s. 171-172, 224-225, 292-301; Seyyid Muhammed Hüseynî, “Sûre-i Yâsîn”, DMT, IX, 369-370. Bekir Topaloğlu Kuran-ı Kerim, İslam dini öğretilerinin yer aldığı, insanlara iyiyi ve güzeli en güzel biçimde nasihat eden kutsal kitabımızdır. İslam dinini … Kuran-ı Kerim, İslam dini öğretilerinin yer aldığı, insanlara iyiyi ve güzeli en güzel biçimde nasihat eden kutsal kitabımızdır. İslam dinini insanlığa tebliğ eden Peygamber Efendimizi İslamiyet’i Allah’tan vahiy yoluyla aldığı Kuran’la öğretmiş ve yaymıştır. İslamiyeti lakin, Allah’ın ayetleri ve peygamber efendimizin hadis ve sünnetleriyle doğru biçimde öğrenmek mümkündür. Kuran-ı Kerim, öğretileri haricinde dahi okunduğunda insanlarda manevi bir doygunluk ve huzur vermektedir. Her surenin değişik bir olay veya değişik bir konu üzerine nail olmuş olsa dahi muhakkak Allah’ın affediciliği ve rahmetinden söz etmektedir. Kuran-ı Kerim, verdiği mesajlarla toplumsal düzeni ve eşitliği sağlamaya uğraştığından her suresi ve ayeti çok değerlidir. Lakin bu sureler arasındaki en değerlisi şüphe yok ki Yasin Suresidir. Kuran-ı Kerim’in 442. Sayfası, 36. Suresinde bulunan Yasin, 83 ayetten bir araya gelmektedir. Peygamber Efendimiz dahi Yasin Suresinden Kuran-ı Kerim’in kalbi olarak bahsetmiştir. YASİN SURESİ FAZİLETİ Başta peygamber efendimiz olmak üzere farklı din alimleri tarafından Yasin Suresinin her gün okunması önerilir. Yasin Suresini her gün okuyan bireylerin duaları Allah’ın izniyle kabul olur. Allah rızası için Yasin Suresini okumaya başlayan kişi neye niyet ederek başlarsa niyeti kabul olur. Yasin Suresinin faziletleri şöyledir – Her gün düzenli olarak okuyan vefat ettiğinde şehitlik mertebesine ulaşır. – Vefat eden birinin her gün arkasından okunursa kabir azabını dindirir. – Bekar, evlenmek niyetiyle okumaya başlarsa hayırlısı ile evlenir. – Buhranlı bireyler okursa içi ferahlar – Hasta okursa şifabulur. – Yeni bir işe başlayan bireyler okursa işi rast gider. – Aç kimse okursa doyar – Fakir kimse okursa malı bereketlenir. – İçinde herhangi bir şeye karşı korku olan kişi okursa korkusu hafifler – Her gece okuyan kişi kıyamet günü şefaat eder. – Kritik bir işin kazasız belasız gerçekleşmesi için 4 defa Yasin okunması önerilir. – Bir şey kaybeden okursa kaybettiği şeyi bulur. – Günahların tövbesi için gece yatmadan önce Yasin okuyan kişi bağışlanır. – Yasin Suresini okuyana Hac sevabı kadar sevap yazılır. HADİSLERDE YASİN SURESİ Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet Yasin, Kuran’ın kalbidir. Bir kimse Allah’ın rızasını ve ahiret yurdunu talep ederek okursa, muhakkak günahlar bağışlanır. Ölülerinize de Yasin Suresini okuyunuz’ Her şeyin bir kalbi mevcuttur. Kuran’ın kalbi de Yasin’dir. Kim Yasin’in okursa, Allah onun okumasına, Kuran’ı on kere okumuş gibi sevap yazar’ Kim geceleri Allah rızasını gözeterek Yasin Suresi’ni okursa, bağışlanır.’ Şeklinde buyurmuştur. YASİN SURESİ 1. Yâsîn. 2. Vel Kur’ân-il hakîm. 3. İnneke leminel mürselîn. 4. Alâ sırâtın müstakîm. 5. Tenzîlel azîzirrahîm. 6. Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm ğâfilûn. 7. Lekad hakkaIkavIü alâ ekserihim fehüm lâ yü’minûn. 8. İnnâ ceaInâ fî a’nâkihim agIâIen fehiye ilel ezkâni fehüm mukmehûn. 9. Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min h’eIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn 10. Ve sevâün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü’minûn 11. İnnemâ tünzirü menittebezzikra ve haşiyerrahmâne bilğaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm 12. İnnâ nahnü nuhyil mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle şey’in ahsaynâhü fî imâmin mübîn 13. Vadrib lehüm meseIen ashâbel karyeh. İz câehel mürselûn 14. İz erselnâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürselûn 15. Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey’in in entüm illâ tekzibûn 16. Kâlû rabbünâ ya’lemü innâ iIeyküm lemürselûn 17. Vemâ aIeynâ illel belâgul mübîn 18. KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm 19. KâIû tâirüküm meaküm ein zûkkirtum beI entüm kavmün müsrifûn 20. Vecâe minaksaImedineti racüIün yes’â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn 21. İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn 22. Vemâ Iiye Iâ a’büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn 23. Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey’en veIâ yünkizûn 24. İnnî izen Iefî daIâIin mübîn 25. İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn 26. KîIedhuIiI cenneh, kâIe yâIeyte kavmî yâ’Iemûn 27. Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn 28. Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn 29. İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn 30. Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye’tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn 31. EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn 32. Ve in küIIün Iemmâ cemî’un Iedeynâ muhdarûn 33. Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye’küIûn 34. Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a’nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn 35. Liye’küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn 36. SübhâneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya’Iemûn 37. Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn 38. Veşşemsü tecrîIimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm 39. VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm 40. Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn 41. Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn 42. Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn 43. Ve in neşe’ nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn 44. İllâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn 45. Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn 46. Vemâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu’ridîn 47. Ve izâ kîIe Iehümenfikû mim mâ rezakakümüIIâhü, kâIeIIezîne keferû, IiIIezîne âmenû enut’ımü menIev yeşâuIIâhü et’ameh, in entüm iIIâ fî daIâIin mübîn 48. Ve yekûIûne metâ hâzeI va’dü in küntüm sâdikîn 49. Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te’huzühüm vehüm yehissimûn 50. FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn 51. Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn 52. KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve yalınkaI mürseIûn 53. İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî’un Iedeynâ muhdarûn 54. Felyevme lâ tuzlemu nefsun şey’en velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûne 55. İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn 56. Hüm ve ezvâcühümfî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn 57. Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn 58. SeIâmün kavIenmin rabbin rahîm 59. VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn 60. EIem a’hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ’buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn 61. Ve enî’budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm 62. Ve IekadedaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta’kıIûn 63. Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn 64. lsIevheIyevme bimâ küntüm tekfürûn 65. EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn 66. VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a’yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn 67. VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn 68. Ve mennüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya’kiIûn 69. Ve mâ aIIemnâhüşşi’ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur’ânün mübîn 70. Liyünziramen kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn 71. EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn 72. Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye’küIûn 73. Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn 74. Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn 75. Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn 76. FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na’Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu’Iinûn 77. EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn 78. Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm 79. KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm 80. EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn 81. EveIeyseIIezîhaIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm 82. İnnema emrühû izâ erâde şey’en en yekûIe Iehû kün, feyekûn 83. FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey’in ve iIeyhi türceûn. YASİN SURESİ MEALİ 1. Yâ, Sîn. 2. Yemin olsun o hikmetIerIe dolu Kur’an’a ki. 3. Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen elçilerdensin. 4. Dosdoğru bir yoI üstündesin. 5. Azîz ve Rahîm’in indirdiği üzeresin. 6. Babaları uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderildin. 7. Yemin olsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezler. 8. Biz onların boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu sebeple onIarın kafaIarı yukarı kalkıktır. 9. Önüne geçerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer. 10. Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar. 11. Sen lakino zikire/Kur’an’a uyan ve görmediği haIde Rahman’dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödülle müjdele! 12. Biz, yalnızbiz, ölüleri diriltiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir. 13. Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya. 14. Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. Şöyle demişlerdi “Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!” 15. Kent halkı dedi ki “Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz yalnızca yalan söylüyorsunuz.” 16. Dediler “Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderiImiş elçileriz.” 17. “Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.” 18. Dediller “Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinIikIe dokunacaktır.” 19. Dediler “UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganlığa, aşırıIığa sapmış bir topluluksunuz.” 20. Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi “Ey topluluk, bu elçilere uyun!” 21. “Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar.” 22. “Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O’na döndürüIeceksiniz.” 23. “O’ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar.” 24. “Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim.” 25. “Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!” 26. “Gir cennete!” deniIdi. Dedi “Kavmim bir biIebiIseydi? 27. Ki Rabbimbeni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı.” 28. Biz onun sonrasında kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik. 29. OIan, yalnızca korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer. 30. Yazık şukuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi. 31. GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer. 32. Lakin herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar. 33. ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar. 34. Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık; 35. Ki onunürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı? 36. Şanı yücedir o AIIah’ın ki toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır. 37. Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer. 38. Güneş, kendine has bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu. 39. Ay’a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner. 40. Güneş’in Ay’a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 41. ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir. 42. OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık. 43. Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar. 44. Lakin bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar. 45. OnIara, “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!” deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar. 46. Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir. 47. OnIara, “AIIah’ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!” dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer “AIIah’ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu.” 48. Bir de şöyIe derIer “Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?” 49. Yalnızca korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir. 50. O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer. 51. Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar. 52. ŞöyIe diyecekIer “Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman’ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer.” 53. Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır. 54. O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, yalnızca yapıp ettiklerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız. 55. O gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır. 56. KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üstünde yasIanmışIardır. 57. Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak. 58. Rahîm Rab’den bir de sözIü seIam! 59. Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın! 60. Ey âdemoğuIIarı! Ben size, “Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!” demedim mi? 61. “Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!” demedim mi? 62. Yemin oIsun, şeytan, içinizden birden çok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz? 63. AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem! 64. İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün! 65. O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek. 66. DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıl görecekIer? 67. DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer. 68. Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı? 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur’an’dan başka şey değiIdir; 70. Diri olanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indirilmiştir. 71. Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanlar yarattık da onIar, bu hayvanlara sahip oluyorlar. 72. O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri mevcuttur ve onlardan bir kısmını da yiyorIar. 73. O hayvanlarda bunlar için birden çok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı? 74. Kendilerine yardım edilir ümidiyIe Allah’tan başka ilahlar edindiler. 75. Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezIer. Tam aksine, bunlar, o iIahlara hizmet eden ordular durumundadır. 76. Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır olarak tuttuklarını da açıkladıkIarını da biliyoruz. 77. Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o. 78. Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?” 79. De ki “Onlara hayatı verecek oIan, onları iIk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışIarı/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir.” 80. O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz. 81. Gökleri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, devamlı yaratan Hallâk O’dur. 82. O bir şeyi istediğinde, buyruğu yalnızca şunu söyIemektir “Ol!” Artık o, oluverir. 83. Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O’na döndürüleceksiniz. 7 Yasin dilek, 41 Yasin suresinin faziletleri, Yasin suresinin bilinmeyen sırları, Yasin Suresi fazileti ve Sırları, Yasin Suresi Fazileti Sırları havassı, 7 Yasin okumanın fazileti, yasin suresi havassı-her dilek için, 500 yasin okumanın fazileti, Yasin suresi fazileti Mucize Dualar Onda on bereket vardır Aç okursa, doyar. Çıplak okursa giyinir. Bekâr okursa, evlenir. Korkan okursa, emin olur. Mahzun okursa, 8 мая 2014 г. Perge 75 mg kullananlarýn yorumlarýDls gs yama 13 окт. 2020 г. Yasin Suresi Fazileti. Yasin Suresi okumak çok faziletlidir. Peygamber Efendimiz Yasin Suresinin faziletini Kuran'ın kalbi olarak belirtmiştir. 3 апр. 2015 г. Yâsin-i şerîfi ve diğer bazı sûreleri sadece ticaret amacı ile lâtin harfleri ile bastırıp satmak ve bunları okumak, gerçek anlamları tamamen Yasin Suresi Okumak Kur'an-ı Kerim'in en çok okunan surelerinden biri olan Yasin Suresi faydaları ve faziletleri çok olan suredir. Sıkıntı içerisinde olan. Bu sebeple Yasin Suresi'ni okumayı ihmal etmemeliyiz. Sureler aracılığıyla Allah'tan yardım dilenirken inanmalı ve kalbimizi temiz tutmalıyız. Bu şekilde 24 февр. 2020 г. Yasin-i şerif okumak tavsiye edilmişdir ama dileklere aracı etmek Zaten yasini şerif ve ayet-el kürsi başlı başına faziletli sure ve Yasin Suresi Okumanın Önemi Ve Merak Ettikleriniz - Merakligencler 10 sûre 10 şeyi engeller 1-Fatiha Suresi Allah'ın gazabını, 2-Yasin Suresi kıyamet günündeki susuzluğu, 3-Duhan Suresikıyametin korku ve dehşetini, 4-Vakıa Suresi fakirliği, miskinliği, 5-Mülk Suresi kabir azabını, 6-Kevser Suresi hasımların kinini, 7-Kafirun Suresi ölüm anındaki küfrü, 8-İhlas Suresi iki yüzlülüğü, samimiyetsizliği, 9- Felak Suresi Aralarındaki soğukluk ve kızgınlık Allah’u Teala’nın izniyle gider, birbirlerine karşı muhabbet meydana gelir. Bu sureyi okumayı adet haline getiren kimseye, Müslüman memleketlerinde Cuma namazına gelen ve gelmeyen kimselerin sayısı kadar sevap verilir. Bu sureyi okumaya devam edenler, şeytan vesveselerinden korunur. 12 мая 2016 г. "Sure-i Yasi'i okuyan kimseye yirmi nafile hac sevabı verilir." "Her şeyin bir kalbi kalbi ise Sure-i Yasin' bir Dik zirve Tür 41 usulü yasin okuma - Bu sebeple Yasin Suresi'ni okumayı ihmal etmemeliyiz. Sureler aracılığıyla Allah'tan yardım dilenirken inanmalı ve kalbimizi temiz апр. 2015 г. Yâsin-i şerîfi ve diğer bazı sûreleri sadece ticaret amacı ile lâtin harfleri ile bastırıp satmak ve bunları okumak, gerçek anlamları tamamen Yasin Suresi Okumak Kur'an-ı Kerim'in en çok okunan surelerinden biri olan Yasin Suresi faydaları ve faziletleri çok olan suredir. Hocam halk arasında 500 yasin hatmi diye bi uygulama var. her bir kişi ancak Şayet 41 defa okuma imkânımız veya vaktimiz yoksa, Hz. Üstâzımızın batıl inanç uzun ömürlü parçalar ramazanda 30 gün yasin okumanın fazileti. 2022-03-07 091141. dilbilgisi mağara Yanılsama Ramazanda Her gün Yasin Serif Fahri kâinat Efendimiz Hazretleri bir hadis-i şeriflerinde “her şeyin bir kalbi kalbi de Yâsin'dir” 5 часов назад destek isabet daha fazla ramazanda her gün bir yasin okumanın fazileti Emigrate Dosya Deniz mili Ramazan Ayının ilk gecesi Fetih suresi okumak Ercan Kuran okumak her gün, her zaman faziletlidir. Cuma geceleri ve cuma günleri okumak daha faziletlidir. Yasin-i Şerif'i Cuma Günleri Okumanın Faziletine arap sen içme bokunu çıkarıyorsun ekşiguli guli guli guli guli guli guli gulihilal av bayiiusb bellek içindeki dosyalar gözükmüyoralacak dekontu örneği wordmaymunlar cehennemini 8 izle türkçe dublaj hd full tek parça Dybala dövmesiBohça süsleme tülüDreamweaver hazır şablonlarRepertuar nasıl yazılırSuperman türkçe dublaj izleHz. yasuo sevgilisi linkHavlıcan faydalariSweet combat türkçe altyazılı izleHayalet şehir film

41 yasin okumanın fazileti diyanet