Etkisikısa sürede bittiği için uzun süreli tedavide kullanılmaz. Kronik tedavide en sık kullanılan ilaçlarlar neostigmin ve pridostigmin'dir (Mestinon). Bu ilaçlar diğer parasempatik ganglion ve sinir uçlarına da etki ederek şu yan etkileri yapabilirler; kan basıncında artma, bradikardi, aşırı salivasyon, ishal, miyozis AzotProtoksit (Nitroz oksit, N20) Tüm anestezikler arasında en eski kullanıma sahip olmasına rağmen günü­müzde halen kullanılan tek anestezik ilaç N20'dir. Renksiz, kokusuz özellikte ve anes­tezide kullanılan tek inorganik yapıdaki gazdır. Volatil anesteziklerden farklı olarak oda ısısında gaz halde bulunur. TEKKULLANIMLIK ÖNLÜK FİYATLARI. Tek Kullanımlık Önlük en çok tercih edilen tek kullanımlık ürünler arasında olup sağlık, güzellik ve gıda sektörünün olmazsa olmazlarındandır. Tek kullanımlık malzemeler özellikle üretim yapılan ve çok kişinin çalıştığı alanlarda hem temizliği ve düzeni sağlaması hem de koruyucu ekipman olarak görev yapması sebebi ile WhatsappPaylaş Favorilerime Ekle. Ürün Kodu. GP213547. Adres Bilgisi. Türkiye /Kocaeli /Kartepe. Telefon numarasını görmek için tıklayınız. Telefon. 0262-371 21 38. Kısa Bilgi Narkoz gazı olarak da bilinin azot protoksit, oda sıcaklığında renksiz ,yanıcı olmayan hafif tatlı kokan bir AZOTPROTOKSİT LinkBack: Seçenekler: Stil: 08-05-2010, 10:12 AM #1 Bluesky24. Albay . Üyelik tarihi: Dec 2008. Mesajlar: 145,988 Tesekkür: 45. 92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız. AZOT PROTOKSİT. Renksiz; örseleyici, yanıcı ve patlayıcı özellikleri olmayan; tatlı kokulu gaz. Ameliyatlarda anestezi işlerinde doktorlara yardımcı olur, - Ameliyatlarda hastanın uyutulması ile ilgili tıbbi yöntemleri hekimin kontrolünde uygular, - Cerrahi vakalarda hastaya anestezi yönünden gerekli tüm yöntemleri uygular, - Hastanın genel sağlık durumunu inceler, hXxSR. Azot Protoksit Nitroz oksit, N20Tüm anestezikler arasında en eski kullanıma sahip olmasına rağmen günü­müzde halen kullanılan tek anestezik ilaç N20' kokusuz özellikte ve anes­tezide kullanılan tek inorganik yapıdaki gazdır. Volatil anesteziklerden farklı olarak oda ısısında gaz halde bulunur. Ancak basınçlı silindirlerde sıvı halde­dir. Kalibre edilmiş akımmetrelerle ve oksijen ile karışım şeklinde uygulanır. Etki mekanizması tam olarak bilinme­mektedir. Bazı etkileri nalokson ile blo­ke olmakla birlikte anestezik ve analje­zik özelliğinin N-metil-D-aspartat NMDA reseptör antagonisti olması ile bağlantılı olduğu partisyon katsayısı düşük olduğu için alınımı ve eliminasyonu di­ğer inhalasyon anesteziklerine göre da­ha hızlıdır. Vücuttan atılımı ekshalas-yon yoluyla olmakta ve biyotransformasyona özelliği vardır, fakat anes­tezik özelliği zayıftır, %60'dan daha yüksek konsantrasyonlarda amnezi oluşturur, MAC değeri yüksek olduğu için uygulamada diğer anesteziklerle birlikte kan akımını ve oksijen tü­ketimini arttırır. İntrakraniyal basınçta ICP hafif yükselmeye neden derecede miyokard depresyo­nu yapar. Sempatik sistemi stimüle et­mesi bu etkiyi azaltır. Kalp atım hızı ve arteriyel kan basıncında önemli değişik­lik yapmaz. Ancak koroner arter hasta­lığı ve hipovolemisi olan olgularda mi­yokard depresan etkisi maskelenmez. Ayrıca erişkinlerde pulmoner vasküler direnci sistemini deprese etmekle birlikte, bu etki diğer volatil anestezik­lerden daha azdır. Takipne ve tidal vo-lümde azalmaya yol açar. Hipoksiye so-lunumsal cevabı deprese eder. Sonuçta dakika ventilasyonunda ve istirahattaki parsiyel arteriyel C02 basıncında PaC02 minimal değişikliğe yol anestezikler gibi kas gevşetici etkisi olduğu fizik ve kimyasal özel­likleri bazı istenmeyen etkilere neden içeren kapalı boşluklara diffiizyon Vücutta hava içeren boşluklarda intraplevral aralık, orta kulak, barsaklar gibi bulunan gazın büyük bir kısmı nitrojenden oluşur. N20, kanda nitrojen­den 35 kez daha fazla çözünmektedir. Bunun sonucu kapalı boşluğa diffüze olan N20, boşluğu terkeden nitrojenden çok daha fazla olacak ve boşluğun hac­mini genişletecektir. Pnömotoraks, tı­kanmış orta kulak, barsak gazı, hava embolisi veya pnömosefali durumların­da, N20 kullanılırsa buradaki gaz hacmi belirgin olarak artacaktır, aynı zamanda endotrakeal tüp kafi içine de diffüze olarak özellikle uzun süreli ameliyatlar­da kaf basıncı artışına yolaçabileceği hipoksisi Hastaya verilen N20 kesildiği zaman hızla kandan akci­ğerlere diffüze olur. Buna bağlı olarak alveollerdeki parsiyel oksijen basıncı­nın, inspire edilen oksijen basıncının al­tına düşmesi ile hipoksi ve hipoksemiye yol açabilir. Bu nedenle klinik uygula­mada N,0 kesildikten sonra hastaya 5 dk süre ile %100 02 sentezi inhibisyonu DNA sentezi için gerekli olan ve BI2 vitamini­ne bağımlı olan methionin sentetazı inaktive etmektedir. Bu nedenle N20, gebelerde ve vitamin B12 eksikliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Azot; hayatın devamı için gerekli olan bir element. Havadaki azotun bitkilerde proteine dönüşerek canlılara geçmesi süreci tam anlamıyla mucizevî…Azot, atmosferde en bol bulunan elementlerdendir. Canlı yaşamının devamı için azota ihtiyaç vardır. Azotun diğer adı; Latince “nitrum”, Yunanca “nitron” doğal soda kelimesinden türeyen “nitrojen”dir. Nitrojen, doğada bilinen en iyi soğutucudur. Azot döngüsü, azotun, havadan canlıların DNA’larına kadar süren uzun bir yolculuğudur. İnsan hayatı için oksijen ve su kadar önemli olan azot, bitkilerde proteine dönüşen nadide bir gazdır aynı zamanda... Azotun dünyasına yolculuk yapmak ister misiniz?Tarihçe Azot, 1770’lerde keşfedilen bir gaz. Ancak orta çağlarda altını çözebilen azot bileşiği olan nitrik asit biliniyordu. O dönemlerde azot bileşikleri zirai amaçlarla gübre olarak, kimyasal hammaddelerde kullanılmış. Azotun bilimsel kayıtlara geçmesi ise 18. yüzyılda gerçekleşiyor. İskoç kimyager Daniel Rutherford, 1772 yılında Edinburrh Üniversitesi’nde eğitim görürken azotu izole eden ilk kimyacı olarak kayıtlara geçti. 1770’li yıllarda araştırmalar yapan bazı kimyagerler de Schelle, Cavendish ve Priestley gibi azotla ilgili bazı çalışmalara imza attı. 1774 yılında Priestley, havanın yanmayan kısmının olduğunu tespit ederek, cıva oksidin ısıtılmasıyla azot elde etmiştir. Cavendish, azotun özellikleri hakkında geniş incelemeler yapmıştır. Rutherford, azotu keşfettiğinde “zararlı hava” ve “sabit hava” gibi isimler verdi. Günümüzde de kullanılan adı ise, ilk olarak Fransız kimyacı Antoine-Laurent de Lavoisier verdi. Lavoisier, Yunanca “cansız” anlamındaki “azotos” kelimesinden türettiği “azote” sözcüğünü kullandı. Bu gaza “nitrojen” adını ise, Fransız kimyager Jean Antoine Chaptal, Yunanca “nitron” ve “gene” sözcüklerinin bileşimini kullanarak 1790 yılında verdi. Kimyasal Özellikleri Azot, kimyasal simgesi “N” olan ametal bir elementtir. Serbest azot iki atomlu molekül halinde bulunduğu için “N2” olarak simgelenir. Kimyasal reaksiyon denklemlerinde “N2” simgesi kullanılır. Atom numarası 7, atom ağırlığı 14,0067’dir. Kaynama noktası -196 derece, erime noktası -210 derecedir. Elektro negatiflik değeri 3,04’tür. Azot, birçok elementle bileşik oluşturur. Önemli bileşikleri; siyanür, nitrik asit, amino asit, amonyaktır. Renksiz, tatsız, kokusuz ve atıl bir gaz olan azotun üçlü kovalent bağı vardır. En önemli azot kaynağı havadır. Sıvı veya gaz halinde havadan distilasyon veya ters osmoz yöntemleri ile elde edilir. Saf azot, sodyum asit ile amonyum dikromatın bozunması sonucu elde edilir. Aktif metaller, hava azotu ile nitrürleri oluşturur. Azot elde edildiğinde iki adet karalı izotop ihtiva eder. Bu izotoplardan N14 yüzde 99,635, N15 ise yüzde 0,365 oranındadır. Dört adet de radyoaktif izotopu vardır. Bunlar; N12, N13, N16 ve N17’dir. Moleküler azot; sıvı azotun ısıtılarak buharlaşması sonucu elde edilir. Bakteriler gibi canlı organizmalar tarafından faydalı bileşiklere dönüştürülür ve atmosferde reaktif değildir. Elementer azot, tesiri az atıl bir gazdır. Yani normal şartlar altında diğer elementlerle reaksiyona girmez. Bunları Biliyor musunuz? Azot, atmosferin yaklaşık yüzde 78’ini oluşturur. Atmosferde yüzde 21 oranında bulunan oksijenle karışım canlı dokularda azot içeriği vardır. Canlılarda proteinler, vitaminler ve nükleik asitlerin yaklaşık yüzde 15’inde azot dışkıları üre veya ürik asit büyük oranda azot Satürn ve Titan gibi gezegenlerin atmosferinde büyük oranda moleküler azot vardır. Mars’taki azot oranı yüzde 3 sistemi ve galakside en çok bulunan yedinci azot miktarı oksijenden dört kat daha fazladır. Ancak Dünya’daki azot miktarı oksijenin onda biri kadardır. Bunun bir nedeni; gaz haldeki azotun Dünya’nın katı haldeki merkezinde değil, gaz haldeki atmosferinde ışınları azot moleküllerini azot, en iyi dondurucu olarak bilinir ve cilde temas ederse ani donmalara yol açar. Kısa sürede -50 ve -170 derecede soğutma ve dondurma işlemi oluşumu için azota ihtiyaç vardır. Canlılar da proteinsiz yaşayamaz. Yani yaşamın devamı için azot gereklidir.“Güldürücü gaz” olarak bilinen “azot protoksit”, anestetik özelliği de bulunan bir gazdır. Doğumlarda ve diş hekimliğinde ağrı kesici olarak insanların ve memeli hayvanların idrarında üre olarak çakması sırasında oluşan azot oksitleri yağmur tarafından toprağa Kullanılır? Endüstriyel anlamdaki azot, doğalgaz ile amonyağa dönüştürülerek gübre ve patlayıcı üretiminde kullanılır. Azot tuzu olan amonyum nitrat, gübrelerin önemli bir hammaddesidir. Potasyum nitrat gibi azot tuzları da barut yapımında kullanılır. Azot ayrıca, nitrik asit üretiminin başlangıç maddesidir. Havacılıkta da nitrojen ve bileşiklerinden faydalanılır. Uçak lastikleri yüksek sıcaklıklarda yanma riskine karşı nitrojen ile şişirilir. Moleküler azotun kullanım alanı da çok geniştir. Paslanmaz çelik üretimi, paketlenmiş gıdaların korunması için kullanılabilen moleküler azot, sıvı patlayıcılarda örtü olarak ve elektronik bileşenlerin üretiminde kullanılabilmektedir. Sıvı azot ise, süper soğutma özelliği sebebiyle gıda ürünlerinin dondurulmasından biyolojik ve tıbbî numunelerin dondurularak saklanmasına kadar birçok alanda kullanılır. Bilgisayar donanımlarının soğutulması için de nitrojenden faydalanılır. Sıvı azot, ani donma sağladığı için gıdaların hücre yapısı bozulmaz. Bu sebeple gıdalardaki su kaybı önlenir, besin ve vitamin değerleri korunur. Buzdolaplarındaki buzluk bölümünde muhafaza edilen gıda ürünleri bu sebeple uzun süre sonra bile tadı bozulmadan tüketilebilir. Bazı dayanıklı malzemeler de sıvı azot ile dondurularak kırılganlaşır ve geri dönüşümü kolaylaşır. Azotun bileşikleri ve tuzlarının kullanıldığı bazı ürün ve alanları şöyle sayabiliriz Füzelerde oksitleyici madde olarak, füze yakıtları, uçak ve kara araçları tekerleklerinin havası, hassas algılayıcılar, patlayıcılar, ilaçlar, metalürji uygulamaları, elektronik cihazlar, hava ve uzay araçları, kimyasal ürünlerin dondurulması, depo ve silo atmosferleri, gıda paketleme işlemleri, yüksek sıcaklık termometreleri… Azotlu Besinler Besinlerdeki azotlu bileşiklere protein veya proteid adı verilir. Azot, canlıların vücudu için protein ve enerji kaynağıdır. Protein ve DNA’nın önemli bir bileşeni olan azot gençlerin hücre ve dokularının gelişimi, yaşlıların da dokularının tamir edilmesi için gerekli bir elementtir. Yani oksijen ve karbondioksit nefes almak için ne kadar önemliyse, büyümek için de azot o kadar önemlidir. Kısacası, bu maddeler birbirleri ile bağlantılı olarak görevlerini yerine getiriler. Vücutta yakılan proteinlerden meydana gelen azot idrarla dışarı atılır. Vücudun protein kayıplarının olduğu ter atılması, dışkı, saç ve tırnak kesilmesi, kadınların regl durumları ve süt emzirmesi gibi durumlarda da vücut azot kaybeder. Bu sebeple emzikli kadınlar, çok ağır işlerde çalışanlar ve sürekli protein kaybedenlerin azotlu besinleri daha çok tüketmesi gerekir. Azot bakımından zengin gıdalar arasında ilk sırayı yüzde 26 azot oranı ile mercimek alıyor. Mercimeği yüzde 25’lik oranla kuru fasulye ve süt tozu takip ediyor. Yüzde 25-15 arası azot içeren diğer gıdalar da şunlardır; kuru bakla, kaşar peyniri, badem, tavşan eti, tavuk eti, kuru bezelye, yaban ördeği eti, yağlı balık eti, sığır eti, yumurta sarısı, koyun eti, kuzu eti, nohut, ıstakoz, karaciğer, fındık, istiridye, ceviz, kaz eti, çikolata, kakao… Azot Döngüsü Nedir? Azot, doğadaki yaşamsal döngülerden en önemlilerinden birini gerçekleştirir. Yaşamın devamını sağlayan önemli bir doğa olayıdır. Protein oluşmasının temel bileşenlerinden biri olan elementtir. Canlı yaşamının yapı taşını oluşturan aminoaistler, proteinler, nükleik asitler, hormonların ve vitaminlerin içeriklerindeki azot yaşam için temel maddelerdir. Azot döngüsü; hava, madenler, hayvanlar ve bitkiler arasında azotun dağılımı olarak açıklanabilir. Azot bileşikleri, biyosferin ince bir tabakasında birbirine dönüşerek döngüyü tamamlar. Azotun tükenmemesi için havadan toprağa, topraktan bitkilere, bitkilerden canlılara ve canlılardan tekrar havaya aktarılması gerekir. Peki, azot hangi evrelerden geçerek döngüyü sağlıyor? Canlılar ve bitkiler, havadaki molekül azotu N2 sindiremezler. Bu sebeple bitkiler protein üretebilmek için ihtiyaç duydukları azotu topraktaki bileşiklerden alırlar. Başka bir deyişle; topraktaki inorganik azot bileşiklerini alan bitkiler, bazı elementlerle birlikte nükleik asitler ve bitkisel proteinler üretir. Yağmur ve şimşekler sayesinde azotun dönüşüme katılması şöyle gerçekleşir Havadaki azot yağmur, şimşek ve yıldırımlar sayesinde nitrik aside dönüşerek yeryüzüne iner. Toprak tarafından emilen nitrik asit, kemosentetik bakteriler tarafından azot tuzlarına veya nitratlara dönüştürülür. Azot tuzları da bitkiler tarafından emilerek proteine dönüşür. Biyolojik anlamda azot döngüsü ise şöyle gerçekleşir Topraktaki bakteriler havadaki azotu doğrudan toprağa çekerek azot tuzlarına dönüştürür. Suyla çözünen azot tuzları bitkiler tarafından emilir. Bitkilerin fotosentezi sonucunda emilen azot proteine dönüşür. Hayvanlar bu bitkileri tüketerek proteinleri alır. İnsanlar da hayvansal gıdalardan ve doğrudan azotlu gıda tüketimi ile bu proteinleri alır. Bitkisel proteinler; hayvanlar ve insanlarda hayvansal proteine dönüşür. Havanın dışında bitkiler için en önemli azot kaynağı, azot içerikli gübrelerdir. Baklagiller ve yoncalar elementer azot kullanır. Tarlalara ekilen yoncalar, toprağın azot bakımından zenginleşmesini sağlar. Bu bilgiler ışığında azot döngüsünü şöyle özetleyebiliriz Azotun doğadaki halinin çeşitli şekillerde bağlanarak bileşiğe dönüştüğü olaylara “fiksasyon” adı verilir. Biyolojik, fizikokimyasal ve suni fiksasyon olarak üç şekilde gerçekleşir. Biyolojik fiksasyon; doğal yollarla bakteriler aracılığı ile inorganik formda gerçekleşen döngüdür. Fizikokimyasal fiksasyon; yağmur, şimşek, yıldırım ve volkanik hareketler gibi olaylarla oluşan dönüşüme denir. Suni fiksasyon ise, endüstriyel olarak üretilen azot içerikli gübreler vasıtasıyla gerçekleşir. Biyolojik ve suni fiksasyon, azot döngüsünün başlıca etmenleridir. Azot, bitki büyümesi, gelişimi ve üremesi için temel bir besindir. Azotun dünya üzerinde en çok bulunan elementlerden biri olmasına rağmen, azot eksikliği, muhtemelen dünya çapında bitkileri etkileyen en yaygın besin problemidir – atmosferden ve yer kabuğundan gelen azot doğrudan bitkiler tarafından AzotSağlıklı bitkiler genellikle, toprak üstü dokularında yüzde 3 ila 4 oranında azot içerir. Bu, diğer besin öğeleri ile kıyaslandığında çok daha yüksek bir konsantrasyondur. Birçok toprak randıman yönetim programlarında önemli bir rol oynamayan karbon, hidrojen ve oksijen gibi besin öğeleri, daha yüksek konsantrasyonlarda bulunan diğer besin çok önemlidir çünkü bitkilerin su ve karbondioksitten şeker üretmek için örn.; fotosentez günes ışığı enerjisi kullandıkları bileşik olan klorofilin en önemli bileşenidir. Ayrıca, proteinlerin yapı taşları olan aminoasitlerin temel bileşenidir. Proteinler olmadan, bitkiler solar ve ölür. Bazı proteinler, bitki hücrelerinde yapısal birim görevi görürken, diğerleri yaşamın bağlı olduğu birçok biyokimyasal reaksiyonu mümkün kılan enzim görevi görür. Azot, ATP adenozintrifosfat gibi enerji transfer bileşiklerinin bir bileşenidir. ATP, hücrelerin metabolizmada salınan enerjiyi muhafaza etmesine ve kullanmasına olanak sağlar. Sonuç olarak, azot, hücrelerin ve en nihayetinde tüm bitkilerin büyümesi ve üremesine olanak sağlayan genetik materyal olan DNA gibi nükleik asitlerin önemli bir bileşenidir. Azot olmadan, bildiğimiz hayat Asitin Yapısı Azot, bitkilerden en iyi verimin elde edilebilmesi için çok önemlidir. Proteindeki aminoasitlerin önemli bir bileşeni olarak, doğrudan bitkilerin protein içeriğini de AzotuToprak azotu üç genel şekilde mevcuttur organik azot bileşenleri, amonyum NH4+ iyonları ve nitrat NO3– bir zamanda, toprakta potansiyel olarak bulunan azotun yüzde 95 ila 99’u, bitki ve hayvan kalıntılarında, nispeten stabil toprak organik maddesinde veya çoğunlukla bakteri gibi mikroplar olan canlı toprak organizmalarında organik biçimdedir. Bu azot doğrudan bitkiler için kullanılmaz ancak bazıları mikroorganizmalar tarafından kullanılabilir biçimlere dönüştürülebilir. Organik azotun çok az bir miktarı, bitkiler tarafından az oranda kullanılabilen üre gibi çözülebilir organik bileşiklerde bulunan azotun çoğunluğu, NH4+ ve NO3– zaman zaman mineral azot olarak adlandırılır olan inorganik biçimlerdedir. Amonyum iyonları,toprağın negatif yüklü katyon değişim kompleksine CEC bağlanır ve topraktaki diğer katyonlar gibi davranır. Nitrat iyonları, toprak katılarına bağlanmaz çünkü negatif yük taşırlar ancak toprak suyunda çözülmüş veya kuru koşullar altında çözülebilir tuzlar olarak çökeltilmiş halde Azotunun Doğal KaynaklarıNihayet bitkiler tarafından kullanılabilen topraktaki azotun iki kaynağı bulunur azot içeren mineraller ve atmosferdeki büyük azot deposu. Toprak minerallerindeki azot, mineral ayrıştığında açığa çıkar. Bu işlem genellikle oldukça yavaştır ve çoğu toprakta azot beslenmesine az miktarda katkıda bulunur. Çok miktarda NH4+’den zengin killeri içeren topraklarda doğal olarak meydana gelen veya gübre olarak eklenen NH4+fiksasyonu ile geliştirilen mineral fraksiyon tarafından temin edilen azot bazı yıllarda önemli azotu, topraklardaki azotun önemli bir kaynağıdır. Atmosferde, çok etkisiz N2 şeklinde bulunur ve toprakta faydalı hale gelmeden önce dönüştürülmelidir. Bu şekilde toprağa eklenen azot miktarı, doğrudan oraj aktivitesi ile ilgilidir ancak çoğu alan bu kaynaktan, muhtemelen yıllık en fazla 20 kg/ha azot kökleri etkileyen yumrulandıran ve baklagil köklerinden çok fazla gıda enerjisi alan Rhizobia gibi bakteriler, bazıları 100 kg/ha üzerinde yıllık olarak çok daha fazla azot bağlayabilir. Rhizobia tarafından bağlanan azot miktarı, mikropların ihtiyaç duyduğu miktarı aştığında, konukçu baklagil bitki tarafından kullanım için salınır. Bu nedenle, iyi yumrulanmış baklagiller genellikle azotlu gübre ilavesine yanıt vermezler. Zaten, bakterilerden yeterince azot DöngüsüAzot, toprakta birçok dönüşümden geçebilir. Bu dönüşümler genellikle, çeşitli karmaşıklık derecelerinde ortaya çıkabilen azot döngüsü olarak adlandırılan bir sistemde gruplandırılır. Azot döngüsü, besin maddesi ve gübre yönetimini anlamak için uygundur. Mikroorganizmaların, bu süreçlerin çoğundan sorumlu olmasından dolayı, toprak sıcaklıkları 10° C’nin altında olduğunda, çok yavaş gerçekleşir, ancak topraklar ısındıkça oranları da hızla döngüsünün merkezi, inorganik azotun organik azota ve tam tersi dönüşümüdür. Mikroorganizmalar büyüdükçe, immobilizasyon olarak adlandırılan bir işlemde organik azota dönüştüren azot havuzunda mevcut olan H4+ ve NO3– toprak inorganiklerinden uzaklaştırır. Bu organizmalar öldüğünde ve başkaları tarafından ayrıştırıldığında, fazla NH4+, mineralizasyon olarak adlandırılan bir işlemde inorganik havuza geri bırakabilir. Mikroorganizmalar, bir defada kullanabileceklerinden daha fazla azot içeren bir madde, azot, baklagil kalıntıları veya gübreler gibi maddeleri ayrıştırdığında, azot da mineralleştirilebilir. İmmobilizasyon ve mineralizasyon, çoğu mikroorganizma tarafından yürütülür ve toprak ılık ve nemli iken, ancak su ile doymuş olmadığında en hızlıdır. Ürün kullanımı için mevcut olan inorganik azot miktarı genellikle, meydana gelen mineralizasyon miktarına ve mineralizasyon ve immobilizasyon arasındaki dengeye olmamış veya daha yüksek bitkiler tarafından alınmamış amonyum iyonları NH4+ genellikle nitrifikasyon olarak adlandırılan bir işlem tarafından hızlı bir şekilde NO3– iyonlarına dönüştürülür. Nitrosomonas olarak adlandırılan bakterinin, NH4+’ü nitrite NO2– dönüştürdüğü ve sonrasında diğer bir bakteri olan Nitrobakteri, NO2–yi NO3–e dönüştürdüğü iki aşamalı bir işlemdir. Bu işlem, iyi havalandırılmış bir toprak gerektirir ve büyüme mevsimi sırasında genellikle toprakta NH4+’den ziyade çoğunlukla NO3–ün bulunduğu yeterince hızlı bir şekilde meydana döngüsü, bitkiye yarayışlı azotu toprakta kaybedebilen çeşitli rotalar içerir. Nitrat-azot, genellikle amonyum-azottan daha fazla zarar görür. Önemli kayıp mekanizmaları, filtreleme, azot giderme, buharlaşma ve ürün gidermeyi nitrat şekli, fazla su toprağın arasından aktığında kolayca süzülecek kadar çözünürdür. Bu, suyun serbestçe aktığı kaba dokulu topraklarda büyük bir kayıp mekanizması olabilir, ancak daha ince dokulu, daha geçirimsiz topraklarda, süzülmenin çok yavaş olduğu topraklarda bu daha az bir bu ikinci toprak türleri kolayca doygun bir hal alma eğilimindedir ve mikroorganizamlar ıslak topraktaki serbest oksijen kaynağını tükettiğinde, bazıları bunu NO3–ü ayrıştırarak elde eder. Azot giderme olarak adlandırılan bu işlemde, NO3–, her ikisi de bitkiler tarafından kullanılamaz olan azotun gaz oksitlerine veya N2 gazına dönüştürülür. Azot giderme, toprak sıcak olduğunda ve birkaç günden fazla doygun kaldığında önemli azot kayıplarına neden azotu kayıpları daha az yaygındır ve esas olarak volatilizasyon ile meydana gelir. Amonyum iyonları temel olarak eklenmiş ekstra bir hidrojen iyonuna H+ sahip anhidroz amonyak NH3 molekülleridir. Bu ekstra H+,hidroksil OH– gibi başka bir iyon tarafından NH4 iyonundan uzaklaştırıldığında, ortaya çıkan NH3 molekülü uçucu hale gelebilir veya topraktan buharlaşabilir. Bu mekanizma, fazla miktarlarda OH– iyonları içeren yüksek pH seviyesine sahip topraklarda en bitkisinin hasat edilen kısımlarındaki azot tarladan tamamen uzaklaştırıldığından, ürün giderme bir kaybı temsil eder. Ürün artıklarındaki azot, sisteme geri kazandırılır ve uzaklaştırılmasından ziyade immobilize edilmesinin daha iyi düşünülür. Çoğu sonunda mineralleşir ve bir ürün tarafından yeniden kullanılabilir. Bitki Azot İhtiyacı ve AlımıBitkiler azotu hem NH4+ hem de NO3– iyonları olarak emer, fakat nitrifikasyon tarım topraklarında çok yaygın olduğu için azotun çoğu nitrat olarak alınır. Nitrat, suyu emdiklerinde bitki köklerine doğru serbestçe hareket eder. Bitki içine girdiğinde, NO3– bir NH2 formuna indirgenir ve daha kompleks bileşikler üretmek için asimile edilir. Bitkiler çok büyük miktarlarda azot gerektirdiğinden, sınırsız alımın sağlanması için kapsamlı bir kök sistemi gereklidir. Sıkıştırma ile sınırlanmış köklere sahip bitkiler, toprakta yeterli azot bulunduğunda bile azot eksikliği belirtileri Bitkilerin Azot Kullanımı ÜRÜN HEKTAR BAŞINA VERİM NMısır 12 Ton 180Soya Fasülyesi4 Ton 294Bahar Buğdayı5,5 Ton 176Kış Buğdayı5,5 Ton 152Diğer taraftan, fazla azot ile beslendiklerinde bazı bitkiler hücre duvarlarında yeterli destekleyici madde oluşturabileceklerinden daha hızlı protoplazma geliştirecek kadar hızlı büyüyebilirler. Bu tür bitkiler genellikle zayıftır ve mekanik hasara eğilimli olabilirler. Zayıf samanın geliştirilmesi ve küçük tahılların yatması böyle bir etkinin bitki, yaşamları boyunca sürekli olarak topraktan azot alır ve bitki boyutları arttıkça genellikle azot talebi de artar. Yeterince azot ile beslenen bir bitki hızlı bir şekilde büyür ve çok miktarda etli yeşil yapraklar üretir. Azot eksikliği olan bir bitki genellikle küçüktür ve yavaş yavaş gelişir çünkü yeterli yapısal ve genetik maddelerin üretilmesi için gerekli azottan yoksundur. Genellikle yeterli klorofil içermediği için soluk yeşil veya sarımsıdır. Bitki, azotu az önemli olan daha eski dokulardan daha önemli olan daha genç dokulara taşıdığından daha eski yapraklar genellikle nekrotik hale gelir ve YönetimiAzot DöngüsüAzotlu gübre oranları, büyüyecek olan ürün, verim hedefi ve toprak tarafından sağlanabilen azot miktarı ile belirlenir. Farklı ürünlerle farklı verimler elde etmek için gerekli olan oranlar bölgeye göre değişiklik gösterir ve bu tür kararlar genellikle yerel tavsiyelere ve deneyime Tarafından Sağlanan Azotun Miktarını Belirleyen FaktörlerToprak organik maddesinden salınan azot miktarıÖnceki ürünün kalıntılarından ayrıştırılarak salınan azot miktarıOrganik atığın önceki uygulamalarından sağlanan azotÖnceki gübre uyguylamalarından taşınan tür katkılar, bu değişkenler için ton/hektar cinsinden ifade edilen azot kredileri alınarak belirlenebilir. Örneğin, alfalfayı takip eden mısır genellikle, mısırı takip eden mısırdan daha az ek azota ihtiyaç duyar ve gübre uygulandığında belirlenmiş bir verim hedefine ulaşmak için daha az azotlu gübreye ihtiyaç duyulur. Oranlarla birlikte olduğu gibi, krediler genellikle yerel durumlara kredileri alınmasına alternatif olarak toprak testi daha sık önerilmektedir. Toprağı azot için test etmek, uzun yıllardır Büyük Ovaların daha kuru bölgelerinde faydalı bir uygulama olmuştur ve bu bölgede gübre oranları genellikledikimden önce toprakta bulunan NO3– ü hesaba katacak şekilde ayarlanır. Son yıllarda, Doğu Amerika ve Kanada’nın daha nemli bölgelerinde NO3–e yönelik mısır tarlalarının test edilmesine ve dikim öncesinden ziyade ürünün ortaya çıkmasından sonra, ilkbaharın sonlarında alınan örneklerin kullanılması yönelik ilgi oluşmuştur. Kenar gübreleme öncesi azot toprak testi pre-side-dressnitrogensoil test –PSNT olan bu strateji, çok fazla reklam aldı ve ek kenar gübreli azotun gerekip gerekmediğine dair bir takım gösterge YerleştirmesiYerleştirme kararları, azotun ürünler tarafından kullanılabilirliğini en yüksek seviyeye çıkartmalı ve olası kayıpları da en aza indirmelidir. Bir bitkinin kökleri genellikle, başka bir bitkinin kök alanında büyümeyecektir bu nedenle azot, tüm bitkilerin azota doğrudan erişimi olduğu bir yere yerleştirilmelidir. Tohum yayma uygulamaları bu hedefi gerçekleştirir. Tüm ürün sıraları doğrudan bir bandın yanında olduğunda şeritleme yapılır. Mısır için, tüm sıraların gübreye erişimi olduğundan, susuz amonyak veya üre amonyum nitratın UAN diğer sıranın ortalarına şeritlenmesi genellikle her birinin ortasına şeritlenmesi kadar toprak koşulları, besin alımı için gereklidir. Toprak yüzeyinin altına yerleştirme kuru koşullar altında azot mevcudiyetini arttırabilir, çünkü köklerin böyle bir yerleştirme ile nemli toprakta azot bulma olasılığı daha yüksektir. Kenar gübreli UAN’ın enjekte edilmesi, kuru havanın kenar gübrelemeyi takip ettiği yıllarda yüzey uygulamasından daha yüksek mısır verimi sağlayabilir. Yağışın uygulamadan kısa bir süre sonra meydana geldiği yıllarda, yüzeyaltı yerleşimi çok önemli yerleşim normalde azot kayıplarını kontrol etmek için kullanılır. Gaz amonyağının doğrudan volatilizasyon kayıplarını ortadan kaldırmak için susuz amonyak yüzeyin altına yerleştirilmeli ve kapatılmalıdır. Üre ve UAN çözeltilerinden volatilizasyon, karıştırma veya enjeksiyon ile kontrol edilebilir. Üre maddelerinin karıştırılması mekanik olarak veya uygulamadan kısa bir süre sonra meydana gelen yağmur ile, volatilizasyonun toprak yüzeyindeki çok miktardaki organik madde tarafından ağırlaştırıldığı toprak işlemesiz durumlarda özellikle önemlidir. Bununla birlikte, herbisit spreylerinde UAN olarak az miktarlarda “başlangıç” azotu uygulamak genellikle sorun teşkil fosfor ile yerleştirmek, özellikle azot NH4+ şeklindeyken ve ürün alkali toprakta büyüdüğünde genellikle fosfor alımını arttırır. Bu etkinin nedenleri tam olarak anlaşılmamaktadır ancak azot arttırıcı kök aktivitesi ve fosfor alımı potansiyeli ve fosfor çözünürlüğünü arttıran asitliği sağlayan NH4+ nitrifikasyonundan Uygulamasının ZamanıZamanlama, azot yönetim sistemlerinin etkinliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Önemli kayıp dönemlerinden kaçınmak ve ürün en çok ihtiyacı olduğunda yeterli azotu sağlamak için azot uygulanmalıdır. Buğday, azotun çoğunu ilkbaharda ve yazın başında alır ve mısır yazın ortasında çoğu azotu absorbe eder, bu nedenle bu zamanlarda azotun bol miktarda var olması önemlidir. Kayıpların minimal olması bekleniyorsa veya etkili bir şekilde kontrol edilebiliyorsa, dikim öncesi veya dikimin hemen sonrasında uygulamalar her iki ürün içinde etkili ölçüdeki kayıplar, özellikle de azot giderme veya özütme işlemine bağlı olanlar öngörülürse, ürün ortaya çıktıktan sonra azotun çoğunun uygulandığı bölünmüş uygulamalar, kayıpların azaltılmasında etkili olabilir. Azotun, N-Serve ile ıslah edilen susuz amonyak olarak uygulandığı durumlarda; mısır için sonbahar uygulamaları iyi drene edilmiş topraklarda kullanılabilir; ancak, büyük miktardaki azot giderme kayıpları açısından neredeyse kaçınılmaz bir potansiyel nedeniyle yetersiz drene edilmiş topraklarda sonbahar uygulamalarından kaçınılmalıdır. Bir ürünün azot kaynağının çoğu, önemli miktardaki ürün büyümesinden sonra uygulandığında veya tohum sırasından uzağa yerleştirildiğinde sıranın ortalarına şeritlenmiş susuz amonyak veya UAN, dikimde fide tarafından kolayca erişilebilir olan azotun uygulanması, ürünün, ana azot kaynağına erişiminden önce azot bakımından eksik kalmamasını Kayıplarının Minimuma İndirilmesiAzotlu gübre kaybına yönelik başlıca mekanizmalar, azot giderme, özütme ve volatilasyondur. Volatilizasyon, toprak sadece nemli ve kuruyor olduğunda çok yaygın iken, azot giderme ve özütme çok ıslak toprak koşullarında meydana Gübre Kayıplarının ÖnlenmesiNH4+ azot kaynağının kullanılması, toprağı asitleştirir çünkü NH4+’ün nitratlaşması sırasında salınan hidrojen iyonları H+, topraklardaki asitliğin temel nedenidir. Zaman içinde, asitleşme ve toprak pH’ının azalması önemli hale içermeyip NO3– içeren azotlu gübreler, toprağı zamanla biraz daha az asidik hale getirir ancak genellikle, diğerlerine kıyasla çok daha az miktarlarda kullanılır. NH4– azotu nedeniyle asitleşme, tarımsal alanların asitleşmesindeki önemli bir faktördür ancak normal kireçleme uygulamaları ile kolayca kontrol Azot Kaynaklarının Asitliği veya AlkaliliğiMadde % Azot Yaklaşık CACO3 Eşdeğeri LB/TON Madde* LB Başına Azot Susuz Amonyak %82- 2,960 Amonyak Sülfat %21 - 2,000 Üre %46-1,680 Diamonyum Fosfat %18 - 1, Üre-Formu %38 - 1,360 Monoamonyum Fosfat %10 - 1,300 Amonyum Nitrat%33,5 - 1,180 116 Azot Çözeltileri %19-49 - 750 ila - 1,760197-179 Kalsiyum Nitrat%15 +400 yokPotasyum Nitrat %13 +580 yok Sodyum Nitrat %16 +520 yokBaklagilleri Azot ile Gübrelemek *Bir eksi işareti, toprağa 1 ton madde eklendiğinde oluşan asitinötralize etmek için gerekli olan kalsiyum karbonat eşdeğeri libre sayısını belirtir. Tarım kireci kullanıldığında bu miktarın yaklaşık iki katı gerekli olacaktır. Artı işareti ise maddenin doğada bazik olduğunu köklerini etkileyen Rhizobiabakteri normalde, konukçu bitkiye yeterli miktarda azot sağladığından, iyi yumrulanmış baklagiller azotlu gübre ilavesine nadiren yanıt verir. Ancak, muhtemelen nodüllerde azot fiksasyonu önemli ölçüde azaldığından zaman zaman soya fasülyesi, mevsim sonunda azot uygulamalarına yanıt verebilir. Bununla birlikte, bu tür yanıtlar oldukça düzensizdir ve soya fasulyesine azotun geç mevsim uygulaması rutin olarak tavsiye edilmez. Simbiyotik olmayan toprak organizmaları tarafından sabitlenen hava azotu miktarı, toprak türlerine, mevcut organik maddeye ve toprak pH ile farklılaşır. Çeşitli Baklagil Ürünleri Tarafından Sabitlenen Yaklaşık Azot Miktarı ÜrünTon / Hektar Azot Satı Yonca 116 Çayır Üçgülü 112Ak Üçgül 103Soya Fasülyesi 98Börülce 89 Japon Tırfılı 85Fiğ 80Bezelye 71Kışlık Bezelye 54Yer Fıstığı 42 Follett, Murphy ve Donahue tarafından “Gübreler ve Toprak Islahı” ndan IPNI Etiketler Organik Sıvı Gübre, sıvı gübre, organik gübre, seleda gübre, dap, azotlu gübre, gübre fiyatları, gübre önerileri, katı gübre, gübreler, gübre çeşitleri, gübreleme programları, Şelatlı, Şelatlı gübre, azotlu gübre, organik gübre, organomineral gübre, sıvı gübreler, azot gübresi Azot Protoksit NarkozNarkoz gazı olarak da bilinen azotprotoksit, oda sıcaklığında renksiz ,yanıcı olmayan hafif tatlı kokan bir gazdır. Anastetik etkisinden dolayı ameliyatlarda kullanılır. Az miktarda solunduğunda sinir gevşetici ve rahatlatıcı etkisinden dolayı gülme etkisi yaptığından “ gülme gazı” olarak da tabir edilir. Oksijen gazı gibi yanmayı Alanları • Ameliyatlarda anastetik olarak• Yarış otolarında motor gücünü arttırmak için• Aerosollerde itici gaz olarak Azot Protoksit Yan Etkileri, alt tarafta listelenmiştir. Myelin oluşumunda bozulma, DNA sentezinde bozulmalar, megaloblastik anemiye sebebiyet verme, periferik nöropati, pernisiyöz anemidir. Ayrıca ameliyathane ve diş hekimi çalışanlarının uzun süre maruziyetinde kendiliğinden düşük yani spontan abortus riskini çok artırır. Son olarak hayvanlarda teratojenik etkisi kanıtlanmış tek anestezik ajandır. Dr. Erhan Yavuz 2016 yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim hayatımı tamamladım. İlk görev yerim olan Erzurum'un Narman ilçesinde Narman İlçe Devlet Hastanesi'ne atandığımda zorlu günler benim için başladı. Acil serviste doktor olarak çalışmak, canlara dokunmak güzeldi ancak kendimi tekrarlamaya başladığım hissi beni rahatsız ediyordu. Başarılı işler yapmanın ötesinde daha fazla kişiye ulaşmak ve kitlelere seslenmek gerektiğini düşünmüştüm hep. İşte tam da bu düşünceli zamanlarda atıldı temelleri Doktordan Haberler'in. Ben farklı farklı devlet hastanelerinde, sağlık kurumlarında gezerken bloğum dediğim bu siteden her geçen gün daha fazla kişiye hitap etmeye başladım. 2021'i bitirdiğimiz bu günlerde artık her gün binlere ve onbinlere ulaşmanın mutluluğu içerisindeyim. Bıkmadan usanmadan ziyaretçilerimin sorduğu sorulara doktor kimliğimle cevap vermeye devam edeceğim. Yüzbinlere, milyonlara ulaşmak dileğiyle

azot protoksit hangi ameliyatlarda kullanılmaz